Beşiktaş ve Manisaspor sezonu açtı Fenerbahçe'nin de eli kulağında. Ancak her sezon olduğu gibi bazı adamlardan gene haber yok. İlk kez olan bir şey değil ama takımlarımızın idari kadroları da artık eskisine göre daha kalabalıklaştı. Eskiden sadece Teknik Direktör, Başkan ve Futbol Şube Sorumlusu arasında halledilirdi bu işler ancak şimdi ara görevlerde de bir çok insan çalışıyor. Çok muazzam kontratlarla oynatılan oyuncular geldikleri ülkelerde alamayacakları ücretlerin yanında oralarda yapamayacakları hareketleri çok rahatlıkla yapıp ciddi bir cereme de çekmiyorlar.
Futbol'un bir oyun olduğunu ve bu sektör emekçilerinin genelde genç adamlar olduğunu unutmamak da lazım ama sergilenen görüntü ciddiyetten oldukça uzak. İsimli adam almak adına, bir futbolcuyu takıma "ille de" kazandırmak adına öyle üzerine düşüyoruz ki adam kendini bir müddet sonra tanrı gibi hissediyor. Bilica gibi vasat bir futbolcu yada Isaac gibi parlamadan sönen bir adamı dahi kontrol altında tutamıyorsunuz. Aykut Kocaman ve Hikmet Karaman bu işleri arkalarındaki yönetim desteğiyle daha rahat çözecektir ama Tayfur Havutçu'nun Quaresma karşısında hiçbir şansı yok; futbolcu ne zaman dilerse o zaman gelecek ve Havutçu "el mahkum" sırtını sıvazlayıp takıma buyur edecek. Bu sadece tatilden geç dönme meselesi değil kendisini bulunduğu takımın yani işverenlerinin (yönetici, taraftar teknik direktör) bu kadar üstünde gören bir oyuncu saha içi oyun disiplinine, kamp disiplinine ne kadar uyar, kendini ne kadar hazır tutar?
Biz neden mesleğine saygılı, iş disiplini olan düzgün adamları transfer etmekte bu kadar zorlanıyoruz? Alex gibi, Ernst gibi, Taffarel gibi adamlar neden çok az?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder