Son Kale Düştü mü? - Spor Türk

Spor Türk

İyi oyun, iyi haber

Breaking

3 Temmuz 2011 Pazar

Son Kale Düştü mü?




Dün sabah erken saatte olan patlama ortalıkta tozu dumana kattı. Son derece sansasyonel yöntemlerle çalışmayı seven ekip yeni görevinde de yöntem olarak ses getirecek, gündem yaratacak bir operasyon tarzını sahneye koydu. Bu yöntemler daha öncesinde olduğu gibi kişilerin ve kurumların itibarını yerle bir eden, yargılama öncesi kamuoyunda adeta bir "hüküm" uyandırmaya yönelik şekilde uygulandı.

Öncelikle şunu söylemek gerekirse bu tarz pisliğe bulaşmış her şahıs, her kurum cezasını en ağır biçimde çekmelidir. Toplumun adalet duygusunu çok zedeleyen bu ve benzeri suçların yarattığı güven erozyonu ve ahlaksızlık modeli, etkisi sadece futbolla sınırlı olmayan bir musibet.

Ama ve lakin, bu operasyonu yapanların adalet adına olmakla beraber adalet için olmayan tutumlarını da eleştirmek ve bazı şifreleri okumak gerekiyor. Cemaatin futbola olan ilgisi AKP iktidarının ilk günlerinden beri biliniyordu. Rahmetli Hasan Doğan'ın Haluk Ulusoy karşısına çıkarıldığı ilk seçimlerde denenen taktik, uğranılan bozgun daha sonra Ulusoy federasyonu ve BTGM arasındaki soğuk savaş, sonrasında Ulusoy'un aracılar vasıtası ile cemaatin bu işlere bakanlarıyla barıştırılması kamuoyunda pek ilgi görmedi. Nihayet Hasan Doğan başkan olduğunda ise kendisinin erken yaşta ölümü cemaatin emellerine bir kez daha kan doğradı.




Medya ve Yayıncı Kuruluş Doğan sonrasında kendi alıştığı sistemi ve sistem içindeki adamlarını koruma amaçlı olarak çok kısa zamanda organize oldu ve kendi adamları olarak federasyona soktukları Mahmut Özgener'i apar topar başkan seçtirdi. Özgener Federasyon'u icraatlarını yaparken çok sancılı süreçler yaşamadı buna rağmen oturduğu koltuğun bedeli sadece orada gösterilen performansla ölçülemeyecek kadar yüksekti ve hala ağız sulandırıyordu. Milyar Euroyu geçen sektöre hakim olmanın getireceği maddi getiri ve toplumsal mühendislik hevesindeki cemaat, elindeki basın organları üzerinden Özgener'e ve kendisine yakın kişi ve kurumlara örtülü bir savaş başlattı. Seçilebileceği halde seçime girmeyen Özgener, belli ki bu işlerin kendisine de bulaştırılabileceğinden korkarak kaçtı gitti. Yerine apar topar ve el çabukluğuyla getirilen Aydınlar federasyonu ise cemaatin sabrını taşırdı. Galatasaray'da Özhan Canaydın döneminde ve Adnan Polat'ın bazı ilişkileri sayesinde etkinleştikleri ve kendilerince hakimiyet kurmaya çalıştıkları dönemde daha önce Zaman'da yazdırılan Feldkamp takımın başına getirilirken takım içindeki Cemmatçi futbolcularla bir model yaratılmak istenmişti. Zaten o sezon elde edilen şampiyonlukta vurgulanan "para değil iman gücü" motifi de bu hevesin yansımasıdır.

Ancak kazanılan şampiyonluğa rağmen Polat Yönetimi sezon sonunda cemaatçi çocukların liderleriyle ya yollarını ayırdı, yada onları pasifize etti ve Galatasaray'ı bu oluşumun etkisinden mümkün olduğunca uzak tutmaya çalıştı. Fakat kongre üyesi olabilmiş ve esasen Galatasaray Lisesi geleneğinden gelmeyen bir grubun azınlık da olsalar oldukça önemli bir etkinlikleri hep oldu sarı kırmızılılarda. Galatasaray meselesini kapatmadan bu camianın Osmanlı (Saray Mektebi) yönü ve bir etnik grubun içindeki popülaritesi de cemaatin iştahını çokça kabartan bir özellik. Görevinden alınan Zekeriya Öz'ün Galatasaray'a üye kaydedilmesi de AKP ve cemaat arasında bir işaretleşmeydi ancak kimse bunu okuyamadı.




Kadıköy'ün siyasi tutumunun cemaat ve Anadolu Muhafazakarları arasındaki algısı ve bir anlamda İzmir Nefreti'ne benzer bir nefretin sujesi olması bu operasyonun önemli sebeplerinden biridir. Fakat operasyon AKP'nin bilgisi dışında tamamen cemaat tasarrufudur. Burada hedeflenen korku imparatorluğunun sınırlarına spor medyasını, kulüp yönetimlerini ve camiaları da katmak, toplumsal açıdan da bir güç gösterisi yapmaktır. Türk toplumunun bilinçaltına bırakılmaya çalışılan mesaj "Taraf olmayan, bertaraf olur. Dokunulmaz kimse yok" mesajıdır. Ortada kayıtlar, hatta kanıtlanabilir bir suç olsa dahi bugüne dek nelerin üzerinin örtüldüğünü hatta hiç konuşulmadığını bilen, hatırlayan biri olarak aniden şahlanan bu vazife aşkını gülümseyerek izliyorum.

Bu operasyon ile ilgili iki çok basit sorum var:

1- Bu dinleme ve izleme madem 2. yarının başından beri yapılıyor neden suçüstü yapılmadı da lig'in bitimi beklendi?

2- Nasıl olur da bu kadar adamın içinde bir tane bile hakem olmaz? Yoksa isnatlara konu maçlarda cemaatin çok sevdiği bazı çocuklarının ve kankalarının adı mı geçiyor?

Son Söz: Türkiye'nin en köklü kurumlarından birini hatalarıyla bu hale düşürüp makamlarının getirdiği sorumlulukla bağdaşmayan, çocukça işler yapan insanlara da söyleyecek lafım yok. Yazıklar olsun.

Not: Dün sabah altyazı geçmeye başladığı sırada yazılan ilk izlenim kısa yazıları için buyrun:

Aziz Yıldırım Gözaltında

İddia: Eskişehirspor ve Sivasspor Maçlarında Şike Var!

11 yorum:

  1. tey allam, her pislige giren biz temiziz siyaset, cemaat tu kaka. sike ciktigi zaman bu yaziyi editleyip ozur dileyebilecek misiniz?

    YanıtlaSil
  2. Şike yoktur veya vardır denmemiştir bu yazıda. Söylenen şey kuruma yapılan saldırıların başka maksatlarla ve çok şüpheli odaklardan yapıldığıdır

    YanıtlaSil
  3. kuruma yapilan saldiri mi? hukuk icinde sike arastirmasi yapiliyor soylenenlere gore kamera kayitlari var vesaire vesaire, ve burada birisi cikip hedef gosteriyor, kolay degil mi? pislik at izi kalsin ki eger fenerbahce anasinin ak sutu gibi tertemiz sampiyonlugunu almissa ki insallah almistir medyanin su anda yaptigini bu yaziyi yazan yapiyordur. bir laf vardir sirca koskte oturan komsusuna tas atmaz diye, yaziyi yazan ne yapiyor?

    YanıtlaSil
  4. Yazı şike üstüne değil sevgili adsız. Aynı yazıyı mı okuyoruz seninle?

    Peki aynı dünyada mı yaşıyoruz? Yani büyük bir kesim tarafından futbolun diğer her şeyin üzerinde yaşandığı, üzerinde tutulduğu, üzerinde konuşulduğu dünya? Sence devlet ya da devleti yönlendiren organizasyon burada bu şekilde büyük hamleleri göze alıyorsa bu saf adalet sevgisinden midir? Ya da arkasında başka şeyler olabilir mi diye sorgulamak gerekmez mi?

    Burada hesap edilmeyen, futbolu izleyenler kadar futbolu yönetenlerin, içini bilenlerin de olduğu. Askere suçlamalar yapılır, arkasını bilemeyiz. Polis içerisinde hamleler yapılır ya da devlet içinde atamalar yapılır, hakkında bir şey söyleyemeyiz. İhaleler verilir, bazı gruplar ön plana çıkarılır büyütülür, göz önünde olan konular değildir. Ama futbol halk içinde geniş bir yönetim yapılanması bulunan, halkın yaşadığı, halkın yaşattığı bir şey. 3.Lig amatör kulüp yöneticileri 2 telefonla Fenerbahçe Galatasaray içerisinden bilgilere ulaşabiliyorlar. Camia bazı şeyleri hep birlikte yaşıyor. Dolayısıyla burada bu şekilde hamleler yapılıyorsa ve bunun arkasında belli bir organizasyon varsa bu diğer konulardaki gibi, açılan davalar, yapılan atamalar, verilen ihalelerdeki gibi farkedilmeden geçilmez. Bir sporsever ve internet kullanıcısı olarak yukarıdaki yazıdaki gibi daha çokça yazı görmek beni şaşırtmayacak.

    YanıtlaSil
  5. Turkiyede hukuk, guguk, adalet hak getire, yeterki adin cikmasin... millet cezayi kesmis bile.

    Ama bu cahiller bilmez ki; bir suc duyurusu bulunmasi halinde, ve ozellikle devletin bakani (trabzon milletvekili) bir suc duyurusunda bulunmus ise devletin savcilari bu suc duyurusunu degerlendirmek zorunda!!! bu zaten onlarin isi, dolayisiyla gozaltilarin olmasi normal!

    Ama anormal olan durum su; polisin caka satarcasina tavri!! Acaba bu sansasyonel tavir RTE’nin emrimi?!
    Aziz Yildirim ile RTE’nin arasi bozuk oldugunu biliyoruz, ama neden bozuk?
    RTE, A. Yildirim’dan ne istedi ve A. Yildirim kabul etmedi de aralari bozuldu?!

    Fenerbahceli bunu unutmaz ve gelecek secimlerde RTE’nin bileti kesilir! Belki simdi gulebilirsiniz ama goreceksiniz!!

    Bu konuyu sike olayi diye lanse etselerde bence oyle degil!... Hadi bakam RTE ve CEMAAT, ha gayret!?
    l

    YanıtlaSil
  6. hasan doğanın ilk ve en büyük destekçisinin aziz yıldırım olduğunu, fenerbahçe-ülker-acıbadem ilişkisini gözardı etmemek lazım. aziz yıldırım 2002 den beri cemaatin spora girmesinde en önemli katkıyı veren baş aktörlerden birisidir,

    ha, araları eskiden iyiydi, şimdi bozuldu derseniz anlarım, ama sanki ezelden beri düşmanlık vardı derseniz çok büyük bir yanlış olu gibime geliyor.

    YanıtlaSil
  7. eğer fenere karşı böyle bir komplo yapıldıysa çok kan akar,çok kelle kopar. Ama gerçekleri nereden öğreneceğiz asıl sorun bu... Adamlar şike var diyor, bunu tutup delillerle ortaya koyarlarsa asıl küfredilecek adam cemaat değil aziz yıldırımdır. Bizi bu konuma düşürdü diye...

    YanıtlaSil
  8. Cihan Kamer ve Topbaşın oğlu TKP geleneğinin temsilcisi herhalde FB yönetiminde.
    Önce aynaya bakın sonra böyle malca komplo teorileri kurun.

    YanıtlaSil
  9. adam yazısında yazmış iş akp'den bağımsız cemaat operasyonu diye hala einsteinlık peşinde millet. şike var yok bilinmez ama bugüne dek kimseye dokunmayanlar önce ilk yarıdan beri izliyoruz diyorlar, sonra 14 nisandan öncesinin üzerine gidilmeyecek diye yasa çıkarılıyor. belli ki fener ve bir iki takım daha kurban seçilmiş. bugün fenerin üzerine yüründüğü gibi galatasaray'ın üzerine yürünmesi engellendi işte. adnan polat 8.45'i rüyasında mı görmüştü? başkanlığa oynayan adam bir şeylere güvenmese o lafı 70 milyonun önünde edebilir miydi? ahmet güvener, haluk ulusoy gibi adamlar incelemeye alınsa kimlerin can yanardı?
    devletin generalinin stadyuma uçak düşüreceğine inanan sadece fenerbahçe'nin şike yaptığına da inanır.

    YanıtlaSil
  10. ağa niye o halde adnan polat:"CHP'ye yaranmak için beni harcadılar' diyerek chp'li inan kıraca gönderme yaptı.

    yahut niye"Liselilerin içinde kafatasçılar vardı. 500-600 kişi... İnan Kıraç, 'Galatasaray Üniversitesi'nde üye alımlarında öncelik tanıyalım' dedi. Ben de 'Olmaz. Galatasaray, Galatasaraylılarındır' dedim. diyerek çoktuğu somağı ifşa etti ve yalanlama gelmedi.

    cemaat size şuurunuzu kaybettirmiş. o klasik mason efsanesi gibi herşeyin suçlusu başkası. şikeci, kötü idareci ve beceriksiz kişiler hep masum ve kahraman. ne içtiyseniz bende istiyorum. saygılar...

    YanıtlaSil